Kuveyt City Gezisi: Çöl Sıcağı, Zenginlik, Tarih ve Savaşın İzleri
Kuveyt City’den selamlar! Dünya turumun bu durağında, birkaç günlük kısa ama oldukça yoğun bir keşfe çıktım. Kuveyt’e indiğiniz anda hissettiğiniz ilk şey sıcaklık. Öyle böyle değil; nefes alırken bile yüzünüze çarpan, konuşmayı bile zorlaştıran çölün devasa ısısı. Buna rağmen, bu ülkenin sokaklarını, tarihini, kültürünü, gündelik yaşamını ve elbette petrol zenginliğini anlamak için elimden geleni yaptım.
Bu yazıda; çarşılardan müzelere, savaşın yaşandığı evlerden modern sahil yoluna, Kuwait Towers’tan sahil esintisine ve hatta yaşadığım ufak dolandırıcılık hikâyesine kadar her şeyi tüm detaylarıyla bulacaksınız. Bu yazı biraz uzun olacak… çünkü Kuveyt de kısa anlatılacak bir ülke değil.
Kuveyt’e İlk Bakış: Küçük Bir Ülke, Dev Bir Ekonomik Güç
Kuveyt’in nüfusu 5 milyon bile değil. Daha çarpıcısı ise bunun yalnızca %30’u Kuveytli. Yani yaklaşık 1.5 milyon civarında “vatandaş” var, geri kalanların tamamı çalışmak için gelmiş yabancı işçiler. Sokaklarda gördüğünüz her üç kişiden ikisi Hintli, Bangladeşli, Pakistanlı, Etiyopyalı veya Filipinli.
İlk gün taksiyle gezerken arka koltukta oturan gençlere “Nerelisiniz?” diye sordum. Biri: “India, Jaipur, Pink City.” diğeri “Jodhpur, Blue City.” diye cevap verdi. İşte Kuveyt böyle bir yer: zenginlik üzerine kurulu, fakat bu zenginliğin günlük işlerini sırtlayan dev bir göçmen işçi nüfusu var.
Kuveyt’in gücünün kaynağı çok net: dünya petrol rezervinin %6’sı burada. Bu, dünya ekonomisi açısından korkunç derecede büyük bir oran. Düşünün: 7 milyarlık dünya nüfusunun %0.06’sını oluşturan küçük bir ülke, petrolün %6’sını kontrol ediyor. Bu çelişki zaten ülkenin karakterini belirliyor.
Al Mubarakia Çarşısı: Hurma, Altın, Baharat ve Gölgeli Sokaklar
Kuveyt City’de keşfedilecek yerlerden ilki şüphesiz meşhur Al Mubarakia Market. Dubai’nin gösterişli AVM'leri gibi değil. Daha salaş, daha nostaljik, daha Arap yarımadasına özgü bir ruh taşıyor.
Hurma Tezgâhları ve Tatlı Dünyası
Arap dünyasının en değerli gıdası hurma. Çarşıda yüzlerce çeşit hurma görebilirsiniz. Fiyatlar çeşitlere göre değişiyor, bazıları gerçekten lüks segment.
Beni en çok etkileyen şeylerden biri de halvalar. Tadına baktığım birkaç çeşit, Orta Doğu’nun en özgün tatları arasında rahatlıkla yer alabilir.
Kuveyt Dinarı’nın Gücü
Çocukluğumda gümüş para koleksiyonu yapardım. Bir kere elime Kuveyt dinarı geçmişti ve o zaman bile "dünyanın en değerli para birimi" diye duyardık. Bugün hâlâ öyle. 1 dinar = 3.3 dolar. Yani yaklaşık 66 dolar tuttuğunu görünce eski günlere gittim.
Kuveyt'in Geçmişi: Petrol Öncesi Sünger Avcılığı ve Denizcilik
Petrolün keşfinden önce Kuveytliler çok iyi dalgıç ve denizciymiş. Sünger avcılığı yapar, derinliklerden topladıkları süngerleri satarak geçinirlerdi. Zaten bölgenin ticaret yolları üzerinde olması, Kuveyt’i tarih boyunca stratejik bir liman kenti hâline getirmiş.
Bugün modern gökdelenler görseniz bile, Kuveyt’in asıl ruhu hâlâ deniz ticareti ve liman kültürü üzerine kurulu.
Kuveyt Ulusal Müzesi: Yunan Kolonileri, Enki Tabletleri ve Körfez'in Gizli Tarihi
Müze saat 16:30’da açılıyor. İçeri girdiğinizde sizi büyük bir geleneksel Kuveyt teknesi karşılıyor. Ağaç oyma dev tekneler insanı tarihte kısa bir yolculuğa çıkarıyor.
Faylaka (Ikaros) Adası: Körfez’de Bir Yunan Kolonisi
Müzede gördüğüm en şaşırtıcı bölüm Faylaka Adası’na aitti. Antik çağdaki adı: Ikaros. Evet, Yunanca. Yunanlılar, Büyük İskender döneminde buraya koloni kurmuş.
Gördüklerim beni gerçekten titretti:
- Büyük İskender’e ait yüz tasvirli sikkeler
- Antik Yunanca yazıtlar
- Hellenistik dönemden kalma heykelcikler
- M.Ö. 3. yüzyıla ait ticaret nesneleri
- Sümer tanrısı Enki adına tabletler
Bir adada hem Yunan, hem Pers, hem de Arap etkilerini yan yana görmek çok ilginç. Ada turları sabah 07:00’de başlayıp akşam 22:00’ye kadar sürüyor. Benim vaktim yetmedi, ama bir gün mutlaka görmeyi planlıyorum.
Körfez Savaşı’nın Karanlık Yüzü
Müzede savaş dönemine ait çok fazla iz var. 1990’daki Irak işgali, çocukluğumuz boyunca haberlerin değişmez gündemiydi. O zamanlar CNN’de canlı yayınlarla dünyanın şahit olduğu çöl savaşları gözümün önünde canlandı. Amerikan bombardımanının “Desert Storm” görüntüleri, kaçan Irak askerlerinin ateşe verdiği petrol kuyuları, gökyüzünü kaplayan kara dumanlar… Tarihin acı gerçekleri.
Şehitler Evi (Al Qurain): Kurşun İzleriyle Dolu Bir Direniş Hikâyesi
Kuveyt’te birçok kişi turistlerin buraya geldiğini bile bilmiyor ama bence ülkenin en etkileyici noktası Al Qurain Şehitler Evi.
1990’da Irak askerleri bu evi kuşatıyor. Kuveytli direnişçiler içeride saatlerce çatışıyor. Bugün eve girdiğinizde duvarların üzerinde hâlâ kurşun delikleri, roket izleri, patlama parçaları duruyor.
Kat kat gezdiğim bu ev, bana Kosova’daki Adem Jashari’nin evini hatırlattı: direnerek ölen bir ailenin hikâyesi gibi… Her yerde delikler, parçalanmış duvarlar, savaşın bıraktığı ham ve sert izler.
Bahçedeki Rus Tankı
Evin hemen yanında, savaş sırasında bu bölgeyi vuran bir Rus yapımı tank sergileniyor. Yanında yaşayan Bangladeşli bir işçi bana “Tank burada duruyordu, askerler buradan evi bombaladı.” dedi.
Bir tankın gölgesinde tavuk besleyen adamı görmek ise hayatın tuhaf ironilerinden biriydi.
Kuveyt Sahili, Akşam Esintisi ve Kuwait Towers
Gün batarken sahile doğru yürüdüm. Sıcak gündüzleri yaşanmaz hâle getiriyor ama akşamları şehir çok güzelleşiyor. Hafif bir rüzgâr çıktı. Çocuklar koşuyor, insanlar yürüyüş yapıyor, fotoğraf çekiyor. Arka planda ise şehrin en ikonik yapısı: Kuwait Towers.
Gökyüzü turuncuya dönerken kulelerin mavi yuvarlak yüzeyleri ışıl ışıl parlıyor. Kuveyt’te gördüğüm en estetik şey buydu.
Kuveyt’te Kadınlar ve Özgürlük Algısı
Gelmeden önce “Kuveyt çok muhafazakâr, kadınlar çarşaflı, hiç özgürlük yok.” gibi yorumlar duymuştum. Ama gördüklerim bunun tam tersiydi:
- Birçok kadın başı açık dolaşıyor.
- Filipinli ve Hintli kadınlar günlük kıyafetleriyle özgürce geziyor.
- Kuveytli kadınlar lüks arabalar kullanıyor.
- Turistler için herhangi bir kıyafet zorunluluğu yok.
Yasa başka olabilir, ama uygulama oldukça rahat. Aynı Suudi Arabistan’ın Abu Dabi veya Dubai’de yumuşattığı sosyal kurallar gibi.
Küçük Bir Dolandırıcılık Hikâyesi (Ve Sonunda Adalet!)
Kuveyt’te başıma ufak, ucuz ama öğretici bir olay geldi. Havalimanında genç bir Fransız, “Polis kartını istiyor, 8–10 dolar ödersen işlemini yapacaklar.” diye beni kandırdı. Parayı aldı, kayboldu.
Ama yaptığı en büyük hata şu oldu: Kuveyt’te polisle şaka olmaz.
Olayı polise anlattım, güvenlik kameralarından buldular, kimliğini tespit ettiler. Polisler çok ilgili ve inanılmaz saygılıydı. Hatta bana hurma ve Arap kahvesi bile ikram ettiler. Şikâyet kayıtları alındı, rapor tutuldu.
Bana şöyle dediler:
- “Bu kişi handcuffed olacak.”
- “Tekrar ederse tüm Körfez ülkelerine giriş yasağı alır.”
Kısacık bir olay, ama bir ülkeyi tanımanın en hızlı yolu bazen tam da böyle şeylerdir. Kuveyt polisi gerçekten saygımı kazandı.
Kuveyt’ten Genel İzlenimler
Kuveyt, Dubai’nin şaşaasına sahip değil; daha tozlu, daha sade ve daha “çöl gerçekliği” üzerine kurulmuş bir ülke. Binaların üzerindeki hafif kum tabakasını her yerde hissediyorsunuz. Dubai’deki “temizlik makinesi” burada yok. Burada hayat daha doğal, daha ham, daha gerçek.
Gördüğüm insanlar sıcak kanlı, misafirperver ve çok çeşitli kültürlerden. Ekonomik güç her yerde hissediliyor ama bu gücü taşıyanlar genelde çarşılardaki göçmen işçiler. Kuveyt tam bir kontrast ülkesi: bir yanda müthiş petrol zenginliği, diğer yanda mütevazı gündelik yaşam.
Kısa sürede çok şey gördüm, çok şey öğrendim. Bir gün yalnızca Faylaka Adası’nı görmek için bile geri gelebilirim.
Kuveyt City’den sevgiler. Yeni durağımda görüşmek üzere!
Bir dahaki seyahatte daha fazlasını keşfetmek üzere… Kanalı takip etmeyi unutmayın!

Yorumlar